SURİYE’DE TUTSAK KADINLARIN ÇIĞLIKLARINI DUYMAK

İnsan hak ve haysiyetlerini kesintisiz ve çok boyutlu şekilde çiğnemeye devam eden Suriye rejiminin öz vatandaşlarına reva gördüğü kötü muamele, ‘Allah düşmanıma bile göstermesin’ denecek cinsten… İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) tarafından Ağustos 2018 tarihinde yayımlanan “Suriyeli Mahkûm Kadınlar: Kapalı Kapılar Ardındaki Sessiz Çığlıklar” raporu (1), yanı başımızda sürüp

YOKSULLUK KÜLTÜRÜYLE MÜCADELE EDEBİLMEK

“Servet (sırf) zengin sınıflarınız arasında dolaşan bir güç ve iktidar aracına dönüşmesin.” (Haşr 59:7). 12-18 Aralık Yoksullarla Dayanışma Haftası etkinlikleri çerçevesinde Ankara’da Kardelen Aile Eğitim Kültür ve Çevre Derneği tarafından gerçekleştirilen konferansta işlediğim yoksulluk kültürü konusuna sizlerin de dikkatini çekmek istiyorum.

YETİMLERİ GÖRMEK VE HAKLARINI GÖZETMEK

Çoğu Müslüman halkın dilinde Arapçadan girmiş olan ‘yetim’ sıfatı, henüz buluğa ermeden babasını veya annesini yahut her ikisini birden kaybeden erkek ya da kız çocukları için kullanılmaktadır. Türkçede daha ziyade babasını yitiren çocuklar için ‘yetim’, annesini yitiren çocuklar içinse ‘öksüz’ kelimesi tercih edilmektedir.

SURİYELİ MÜLTECİLERE HAKKANİYETLE DAVRANABİLMEK

“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.” (Buharî, Edeb, 12) Önümüzdeki on yıllar boyunca Ortadoğu ülkelerinin iç ve dış politikalarında önemli bir mesele olarak gündemde kalacak gibi görünen Suriyeli mülteciler meselesi, özellikle Lübnan, Ürdün, Irak ve Türkiye’de sayıları milyonlara baliğ olan ‘misafir’ kardeşlerimizle ilgili kapsamlı sosyal politikalar geliştirmeyi zorunlu kılmaktadır.