ÂKİF’İN GÜÇ KAYNAĞINDAN BESLENEBİLMEK

“Elif. Lâm. Mîm. Şu Kitab’ı görüyor musun? İşte bir kere onun hak olduğunda şüphe yok. Sonra, Allah’ın o saygılı kullarına yol gösterir…” (Bakara, 2/1-2).   Hayatı vahiyle inşa etmenin yakın dönemde canlı bir örneğini sunmuş olan Âkif’i sadece “İstiklal Marşı Şairi” olarak anmak onu yeterince anlamamak anlamına gelir.

ÂKİF GİBİ KUR’AN’I HAYATIN İÇİNDEN YORUMLAYABİLMEK

“Allah’ın âsâr-ı rahmetine bir baksana: öldükten sonra, tekrar nasıl diriltiyor? İşte O Allah, bütün ölüleri muhakkak diriltecek. Hem O, her şeye kâdirdir.” (Rum, 30/50).   Âkif’in düşüncesine Kur’an’ın kaynaklık ettiğini vurgulayan onlarca tez, kitap, makale ve tebliğ çalışması yapılmış, bunların bir kısmı da yayınlanmıştır.

ÂKİF GİBİ SÜREKLİ BİR ISLAH ÇABASI İÇİNDE OLABİLMEK

“Allah, içinizden iman edenlere ve ıslah edici iyilikler işleyenlere, onlardan öncekileri hâkim kıldığı gibi kendilerini de hâkim kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dini yine onlar için sağlamlaştıracağına, endişelerinin (baskın olduğu) bir dönemin ardından onları güvenli bir konuma kavuşturacağına söz vermiştir…” (Nûr, 24:55).

ÂKİF GİBİ ÇAĞININ ŞAHİDİ OLABİLMEK

“Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü bir toplum olmanızı istedik ki (hayatınızla) tüm insanlığın huzurunda hakikatin şahitleri olasınız ve Elçi de sizin huzurunuzda ona şahitlik yapsın.” (Bakara, 2:143).   Çağının Şahidi/Şehidi/Modeli Olabilmek Kur’an-ı Kerim’in “şehit” kavramı öncelikli olarak hakikate ve çağa şahit olmayı ifade etmektedir.

İNSANI TANIMAK

Batı felsefesi, alet kullanan, düşünen, söz verebilen, isyan eden, hisseden, ticaret yapabilen, sosyal hayvan gibi tek açılı ve yetersiz tanımlarla insanı basite indirgemiştir. Tarih boyunca doğusundan batısına kadar dünyanın hemen her tarafında insanın mahiyetini kavramak için gayret sarf eden, bir meçhulü kendince tarif etmeyi deneyen çok düşünür gelip geçmiştir.