Erdal Özden’in, ilk bölümünü geçen hafta tanıttığımız “XX. Yüzyılda Uzunyayla’da Yaşayan Çerkes Din Âlimleri” isimli çalışmasında ikinci bölüm, Mısır’a gitmemiş ancak Kafkasya’da veya Türkiye’de eğitim almış âlimlere tahsis edilmiş olup bu hafta Çerkes toplumunda bu din âlimlerinin ne denli etkili olduğunu göstermek ve 20. Yüzyılda medrese usulüyle eğitim almış Çerkes din âlimlerini yakından tanımak için ulema zincirinin son halkasını teşkil eden bir âlimi örnek olarak tanıtmak istiyorum.
Kanaat Önderi Âlimleri Hayırla Yad Etmek
Önce eserin ikinci bölümünde hayat hikâyelerine yer verilen âlimlerin isimlerini –Uzunyayla’daki etkili kanaat önderliği hizmetlerine karşılık vefa borcu sadedinde- zikrederek ardından bu halkanın son temsilcisi merhum Selahaddin Kip Efendi’yi yakından tanımaya gayret edeceğiz:
- Koşi Hacı Yakup Efendi (1860?-1924?)
- Şet Mırzabek Efendi (1873-1957)
- Dağıstanlı Abdullah Efendi (1874-1955)
- Bezır Zabit Efendi (1880-1956)
- Kıp Hacı Adil Efendi (1880?-1960?)
- Lokman Baykaldı Efendi (1876-1970)
- Besleney Tarkan Efendi (1881-1959)
- L’up Hacı Ashad Efendi (1887-1944)
- G’uen Janbolet Efendi (1888?-1960?)
- Hamıko İsa Efendi (1889-1964)
- Hacı Canbolat Fahri Şucan Efendi (1885-1972)
- Şorten Jambot Efendi (1896-1982)
- Hajkasım Fuad Efendi (1898-1965)
- Fıra Aziz Efendi (1901-1972)
- Hej Hacı Şuayib Efendi (1901-1992)
- Ashab Efendi (Şeşen Hoca) (1905-1961)
- Zanile Şemsettin Efendi (1918-2002)
- Haşuk Mahmut Efendi (1847-1925)
- Zogane Hacı Hasan Efendi (1931-1990)
- Kurjı Kemal Efendi (1927-2002)
- Kip Selahaddin Efendi (1930-2013)
Kip Selahaddin Efendi’yi Yakından Tanımak (1930-2013)
Klasik usulde din eğitimi almış Çerkes din âlimlerinin Uzunyayla’daki son temsilcisi Kip Selahaddin Efendi 1930 yılında Kayseri -Pınarbaşı-Uzunyayla-Dikilitaş Köyü’nde dünyaya gelmiştir.
“Altı yaşında iken ilk Arapça derslerini ve yanı sıra fıkıh, akait, tefsir, usul bilgilerini medrese eğitimli babasından almıştır. Ayrıca kendi köyünde Hatsuk Hamid Efendi tarafından başlatılan Kur’an kursuna gitmiştir. Ardından 1939-42 yılları arasında eğitmen okulunda okumuştur.” (Akkaya, 1999: 50).
“Babadan dedesi H. Seyyit Efendi, anneden dedesi el-Ezher ulemasından Kurjı Hacı Hamdi Efendi’dir. Soyu her iki taraftan da kıymetli âlimlere yaslanmaktadır. 1948 yılına kadar babası ile devam ettiği dinî eğitiminin yanısıra babasının hacda vefatı üzerine Oflu Tayyip Dingiloğlu Hoca’dan feraiz dersleri almıştır. 1951 yılında Pınarbaşı’na bağlı Yukarı Borandere köyünde ilk imamlık görevine başlamış ve üç yıl bu görevi icra etmiştir. Ardından 1954-56 yılları arasında askerlik görevini ifa etmiş ve dönüşte Pınarbaşı’na bağlı Kaynar bucağında imam-hatipliğe başlamıştır. Kaynar’da görev yaparken Ginaz Bedriye Hanım ile evlenmiş ve bir kızları dünyaya gelmiştir.
Beş yıl süren Kaynar bucağındaki görevi esnasında bir taraftan öğrenciler yetiştirirken diğer taraftan da müftülük ve vaizlik sınavlarına hazırlanmış ve başarılı olmuştur. 1961 yılında Pınarbaşı ilçe vaizliğine atanmıştır. 1966 yılında Çerkes Müftü Şenıbe Ali Efendi’nin vefatıyla boşalan makama, Tok Hacı Ömer Bey’in de teşviki ve ısrarı ile ya da başka bir ifade ile geleneksel teamül gereği Kip Selahaddin Efendi geçmiştir. On dört yıl süren ilçe müftülüğü görevi boyunca birçok hizmetleri yanında ilçe müftülük binasının ve İmam-Hatip Okulu’nun inşasına öncülük etmiştir. Ayrıca Pınarbaşı Adliyesi mahkemelerinde feraiz konusunda bilirkişi olarak da görev almıştır.
Kip Selahaddin Efendi emeklilik sonrası, 1981 yılında Almanya Millî Görüş Teşkilatı’nın dinî irşat ve tebliğ çağrısı ile hizmet amacıyla Almanya’ya gider. Teşkilatın Fetva Komisyonu’na seçilir… 1991 yılında Türkiye’ye geri döner. Fetva komisyonu üyeliği görevi Türkiye’ye döndükten sonra da uzun yıllar sürer. İhtilal sonrası Türkiye’de sular durulup siyasi yasaklar kalkınca Refah Partisi’nden Kayseri milletvekili adayı olur. Bu, Kip Selahaddin Efendi’nin siyasal arenaya ilk ve son katılma girişimidir.” (Yüksel, 2014: 15-16).
“Selahaddin Efendi, önceki kuşak din âlimlerimizde göremediğimiz, görmek istediğimiz birçok konuya cevap vermiş olma özelliğini taşımaktadır. Zira hem yazmış hem konuşmuş hem de anavatan (Kafkasya) ile bağlantı kurmuştur. Bu arada ana dilini de işlevsel hale getirmiş, sınırlı çapta, ilmihal düzeyinde de olsa dinî konuları şifahi olarak kasetlere de okumuştur. Bunları yazıya dökmek için Kiril alfabesini bilmediğine de hayıflanırdı.” (Özden, 2018: 173). “Kur’an-ı Kerim’in Kaberdey diyalektindeki mealini inceleyebilmek için altmışlı yaşlarda Kiril alfabesini öğrenir ve konuşa geldiği Çerkescenin vücut bulmuş haliyle okumanın tadına varır.” (Yüksel, 2014: 17).
“Kurjı Kemal Efendi ile birlikte anavatana giderek oradaki soydaşlarına kendi anadiliyle hitap etme ve hizmet verme bahtiyarlığına da ermiştir. Bu hizmeti her iki hoca efendi de hayatlarının en duygulu ve en anlamlı anıları olarak yâd ederlerdi.
Selahaddin Efendi’nin bir diğer özelliği de; Kafkas derneklerinde, Çerkes STK’larında her zaman boy göstermiş, bu konudaki taleplere ziyadesiyle karşılık vermiş, üşengeçlik göstermemiş olmasıdır. Thamade olma işlevini her toplumsal faaliyette hakkıyla ifa etmiştir. Sosyaldir, aktiftir. Bir din âlimi olarak yüklendiği misyonunu ifa ederken din-gelenek çatışmasına mahal vermemiş, her zaman, kuşatıcı ve hoşgörülü olmuş, ayrıştırıcı olmamış, uç yorumlara pirim vermemiş ve topluma pozitif katkı sunmuştur. Bundan dolayı da ayrı bir saygınlık kazanmıştır. Dinin özünden, nass’lardan da asla taviz vermemiştir. Dolayısıyla Çerkes din âlimi olarak toplumumuza örneklik teşkil etmiştir.
Selahaddin Efendi’yi, 16.05.1965 tarihinde Yahyabey köyünde yapılan meşhur toplantıda Dikilitaş köyü delegesi olarak, 1968’deki Karakuyu toplantısında ise Pınarbaşı Müftüsü sıfatıyla aktif görev üstlenmiş olarak görmekteyiz.
Selahaddin Efendi klasik-gelenekçi bir din âlimi olarak, zamanın ruhunu kavrayabilen, yaşadığı çağın ve döneminin dilini konuşabilen bir şahsiyet olarak, iki kültür ve iki anlayış arasında köprü görevini de başarıyla yönetmiştir.
Sadece Çerkes toplumunun değil, genelde ülkenin meselelerine, hatta ümmetin meselelerine duyarsız kalmamıştır. Gerek hacda gerek Almanya’da ve gerekse Türkiye’de kendisine sunulan imkânları değerlendirerek irşat faaliyetlerinde bulunmuştur. Bu faaliyetlerinde gayet samimi, heyecan dolu olduğu gibi anlatımları da oldukça hisli ve coşkuluydu.” (Özden, 2018: 174).
“Kip Selahaddin Efendi radyo ve televizyon programları yoluyla kitlelere, doğrudan hitap yoluyla camilerde cemaate yaptığı sözlü irşatları yanında, hayli yazılı eser de bırakmıştır.
Selahaddin Efendi, -tıpkı sosyal fonksiyonerliği ve âlimliği gibi- eserlerinde hem klasik hem modern eser geleneğinin; hem muhteva hem de anlatım tarzı açısından her ikisinin buluştuğu ve harmanlandığı, kendine has bir üsluba sahiptir.” (Özden, 2018: 175).
“Ümmet-i Muhammed”i Ayrım Yapmadan Kucaklamak
Vefatından sonra Kip Selahaddin Efendi hakkında yazılanlardan kısa bir seçkiyle yazımızı sonlandıralım:
“Merhum Selahattin Kip Hoca Efendi’nin üstün zekâsını, ilim ve hikmetteki üstün derecesini anlatmaktan acizim. 70 yıllık hayatım içerisinde tanıdığım en mümtaz şahsiyetlerden biridir. Onun nezaketi, edep ve hayâsı, İslam davasına olan azmi müstesna idi. Ne acıdır ki Onun ilminden gereği gibi faydalanamadık. Merkezî vaaz sistemi yüzünden nice değerli hoca efendiler vaaz kürsülerinden mahrum edildiler…” (Okut, 2013).
“Kayseri’nin önemli değerlerinden birisi olan Selahattin Kip Hoca, güzel işlere imza atan, pek çok programda halkı irşad eden, dava sahibi bir adam idi, medrese eğitimi almış ve pek çok seneler müftülük yapmıştı.
Kendisini, genellikle ümmetin bütününü ilgilendiren organizasyonlarda sunduğu konuşmalarından ve apayrı bir lezzet alarak ‘âminler’ eklediğimiz dualarından bilir ve tanırız. Öylesine içten, öylesine samimi ve ihlâslı dualar ederdi ki… İlminin de verdiği ağırlıkla, hemen hemen bütün cümleleri önemli bir gediği doldururdu. Mehmed Göktaş Hoca gibi Kayseri’nin bir başka değerinin, Selahattin Hoca’nın bulunduğu ortamlarda, konuşmaktan ve mikrofon başına geçip dua etmekten imtina ettiğine çok kere şahit olmuşumdur. Duaları tüm müminleri kapsar, ümmet coğrafyasını güneyinden kuzeyine, doğusundan batısına kuşatırdı. Uzaktan takip etmeme rağmen, çok ama çok sevgi beslediğim bir büyüğümüzdü, razı olduğum bir Müslümandı…” (Pala, 2013).
83 yıllık bir ömre onlarca tercüme ve telif eser, binlerce vaaz ve hitabe, öğrenciler, şiirler ve sosyal faaliyetler sığdıran, Allah’ın kendisine bahşettiği emanetleri hakkıyla muhafaza edip çağına ve toplumuna şahitlik vazifesini bihakkın yerine getirerek teslim-i ruh eyleyen merhum Kip Selahaddin Hocaefendi’yi hayırla yad ediyoruz. Mekânı Cennet, makamları âlî olsun.
Kaynaklar:
- Akkaya, H. (1999). Kayseri ve Çevresindeki Kafkas Kökenli Din Âlimleri. Yayımlanmamış bitirme tezi, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Kayseri.
- Okut, Kasım. (2013). “Üstat Selahaddin Kip Hocaefendi”. Kayseri Gündem gazetesi, http://www.kayserigundem.com.tr/-ustat-selahaddin-kip-hocaefendi-makale,1384.html, yayım tarihi: 29 Ekim 2013, erişim tarihi: 18.08.2019.
- Özden, Erdal. (2018). “ Yüzyılda Uzunyayla’da Yaşayan Çerkes Din Âlimleri”. Aydın, 200 s.
https://www.kafdavyayincilik.com/20-yuzyilda-uzunyayla-da-yasayan-cerkes-din-alimleri erişim tarihi: 05.08.2019. - Pala, Fatih. (2013). “Selahattin Kip Hoca da Mevlasına Kavuştu”. https://www.dunyabizim.com/portre/selahattin-kip-hoca-da-mevlasina-kavustu-h14832.html, yayım tarihi: 23.10.2013, erişim tarihi: 18.08.2019.
- Yüksel, Hamit. (2014). “Çerkes Din Adamı ve Bir Yazar Olarak Kip Selahaddin Efendi”. III. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı – I (Sosyoloji – İlahiyat – Eğitim), Sakarya Üniversitesi-İLEM, İstanbul 15-18 Mayıs 2014, s.13-23.
tlck.org.tr/wp-content/uploads/2018/09/III_TLCK_1_kitap_BASKI.pdf, yayım tarihi: 18.05.2014, erişim tarihi: 18.08.2019. - www.kipselahaddin.com