-- Çağının Şahidi Olmak, Diriliş Postası

ÂKİF’İN GÜÇ KAYNAĞINDAN BESLENEBİLMEK

Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page

“Elif. Lâm. Mîm. Şu Kitab’ı görüyor musun? İşte bir kere onun hak olduğunda şüphe yok. Sonra, Allah’ın o saygılı kullarına yol gösterir…”
(Bakara, 2/1-2).

 

Hayatı vahiyle inşa etmenin yakın dönemde canlı bir örneğini sunmuş olan Âkif’i sadece “İstiklal Marşı Şairi” olarak anmak onu yeterince anlamamak anlamına gelir. Esasen Âkif coşkulu bir “Kur’an Şairi” olup, yüksek sanatını zamanlar ve mekânlar üstü değerlerin en çetin şartlarda bile taviz vermeden hayata tatbik edilmesi gerektiğini haykırmış, bu inanç ve düşüncelerini fildişi kulesinden ürettiği kuru söylemlerle değil, derin sancılar çeken geniş bir coğrafyada hayatın içinden, bizzat ve bedel ödeyerek ortaya koymuştur.

 

Âkif’in bir çöküş hengâmesinde ortaya koyduğu çelikten iradesinin ve muhteşem duruşunun kaynağına, Mustafa Demir’in 1982 yılında Yeni Devir gazetesinde çıkan üç yazısından özetleyerek iktibas ettiğimiz bu yazımızla dikkat çekmek istiyoruz.

 

Ölüm Kalım Döneminde Aktif Görev Üstlenmek

Âkif’in güç kaynağına herkes onun gibi inansa ve mesajını kavrasa her zaman ve mekânda adalet, özgürlük, güven ve huzur olurdu.

Mehmet Âkif 1873-1936 yılları arasında yaşamıştır. Bu tarihler asırlarca büyük bir imparatorluk halinde yaşamış bir devlet ve milletin en acıklı günleridir. Devlet-i Âl-i Osman çökmüştür, savaşlar kaybedilmiştir, millet zayıf düşmüş ve toprakları işgal edilmiştir. Millet ölüm-kalım, var olma ya da yok olma noktasındadır. İşte bu noktada bu millet için her alanda kahramanlara şiddetle ihtiyaç vardır. Mehmet Âkif söz konusu şartlarda ortaya çıkmış her yönü ile mükemmel bir kahramandır. O, bağımsızlık savaşımızın kazanılmasında emeği geçen en önemli şahsiyetlerin başta gelenlerinden birisidir. Zira Âkif çok geniş bir alanda ve en zor şartlar altında dini ve ülkesi için önemli ve tehlikeli görevler icra etmiştir.

Milletinin bağımsızlığı için çok yönlü ve yoğun çabalar sarf etmiş olan Mehmet Âkif, muhteşem İstiklâl Marşı ile millete sunduğu kıymetli hizmetlerini taçlandırmıştır. Bu vesileyle diyorum ki; Ey koca Âkif, kadrini bilenler seni unutmadı, onlar sana hep minnettar ve duacıdır.

 

Mehmet Âkif’in Güç Kaynağından Güç Alabilmek

Eğer Âkif’in güç kaynağı üzerinde yeterince durulsaydı, hem Âkif doğru ve gereği gibi anlaşılır hem de birçok yeni Âkifler yetişirdi.

Mehmet Âkif için çok konuşuldu, çok yazıldı. Birçok kitaplar Âkif’in şiirlerinden mısralarla süslendi, birçok toplantılar Âkif’in şiirleri ile açıldı ve kapandı. Mitinglerde, yürüyüşlerde insanların heyecanlarına Âkif’in şiirleri ile yeni heyecanlar katıldı. Onun için özel konferanslar ve geceler de düzenlendi. Bütün bu etkinliklerden söylem, eylem ve kültür alanlarında olumlu meyveler de devşirildi kuşkusuz. Ne var ki, Âkif’i besleyen, onu harekete geçiren, eylemlerinde süreklilik sağlayan kaynak yeterince gündeme getirilmedi. Oysa Âkif’i, idealleri ve aksiyonu ile benimseyenlerin onun kaynağına dikkat edip, o kaynağa varmaları gerekirdi. Ne var ki, çoğunlukla Âkif’in söyledikleri sloganlaştırılmakla yetinildi. Böyle olunca Âkif de hakkıyla anlaşılamadı, güç kaynağı da görülemedi. Eğer Âkif’in güç kaynağı üzerinde yeterince durulsaydı, hem Âkif doğru ve gereği gibi anlaşılırdı, hem de yeni birçok Âkifler yetişirdi. Bu bağlamda Âkif’in güç kaynağını gündeme getirmeye ve Âkif üzerinde toplanan haklı dikkat ve duyarlılıkların bir noktada kalmayıp, esas kaynağa yönelmeleri için bir katkı yapmak istiyorum.

Mehmet Âkif deyince hemen akla onun Safahat adlı eseri gelir. Âkif’in Safahat’ı kendi dönemi için ve geleceğe yönelik olarak İslam’ı anlatır safha safha. Her türlü bireysel ve toplumsal sorunlar için İslami çözümler, uygulamalar, formüller önerir ve tarihten örnekler gösterir. O sadece bir teoriysen ve kuru bir ideolog değil, yaşantısıyla uyarıya aracı olan, örnek bir eylem adamıydı. Âkif, gezici bir mesaj taşıyıcısıydı. Yolda, sokakta, camide, cephede, okulda ve nerede insan varsa Âkif orada idi. Çünkü o, yılmaz yorulmaz, ümidini yitirmez bir cihat eriydi. Âkif’in bir güç kaynağı vardı ki, herkes ona Âkif gibi inansa, onu Âkif gibi öğrense ve onun gibi kavrasa; her zaman ve mekânda adalet, eşitlik, özgürlük, güven ve huzur olurdu. Âkif, gücünü Kur’an’dan alan ve Allah Rasulü’nün Kur’an ahlakının yansıması olan yaşayışını kendisine örnek edinen gerçek anlamda bir Müslüman idi. Bu bağlamda Âkif’in güç kaynağını kendi yazılarından yola çıkarak ortaya koymamız yerinde ve anlamlı olacaktır.

 

Safahat’ın Ana Kaynağını Görebilmek

  • Safahat’a genel olarak bakıldığında bütün konuların Kur’an’ın ışığında ele alındığı görülmektedir.
  • Safahat’ta İslam medeniyeti, mimari alandaki şaheserlerine varana kadar tanıtılmıştır.
  • Âkif şiir sanatını İslam’ın ve milletin kurtuluşu için büyük bir başarıyla kullanmıştır.
  • Âkif’in İslami ve insani bir konuya değinmeyen hiçbir şiiri yoktur.
  • Âkif kuvvetli Arapça bilgisiyle, dinini doğrudan Kur’an’dan öğrenebilme bahtiyarlığına erişmiş bir Müslüman’dır.
  • Yüksek derecede Kur’an bilgisine sahip olan Âkif, şiirlerinde konularını çoğu kez âyetler ışığında işler.
  • Âkif çağdaş sorunlara âyetler ışığında yaklaşmış ve böylece Kur’an’ın evrenselliğini açıkça göstermiştir.
  • Hiç şüphesiz Mehmet Âkif’in güç kaynağı Kur’an’dır.
  • Âkif, büyük bir imanla Rabbine iltica etmiş, zaman zaman naz edip şikâyette bulunmuş ise de, umudunu her daim en yüksek düzeyde korumuştur.
  • Âkif sadece din düşmanlarını değil, dindaşlarının hatalarını da şiddetle eleştirmiştir.
  • Kur’an-ı Kerim ve Rasul’ün (s) örnekliği, bunlara derin bir bağlılıkla tâbi olan Âkif’e yol göstermiştir.
  • Âkif, “Doğrudan doğruya Kuran’dan alıp ilhâmı/ Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm’ı” beytinde söylediğini önce kendisi yapmış; doğrudan doğruya Kur’an’dan aldığı ilhamı asrın idrakine söyletebilmiştir.

 

Safahat’taki Manzum Tefsir Örneklerini Fark Edebilmek

İmandır o cevher ki, İlâhî, ne büyüktür…

İmansız olan paslı yürek sînede yüktür! (Birinci Kitap, s.21).

 

Çünkü biz bilmiyoruz dîni. Evet, bilseydik,

Çâre yok, gösteremezdik bu kadar sersemlik.

“Böyle gördük dedemizden” diye izmihlâli

Boylayan bir sürü milletlerin hâli,

İbret olmaz bize, her gün okuruz ezber de!

Yoksa bir maksat aranmaz mı bu âyetlerde?

Lâfzı muhkem yalnız, anlaşılan Kur’ân’ın,

Çünkü kaydında değil, hiç birimiz mânânın:

Ya açar Nazm-ı Celîl’in, bakarız yaprağına;

Yâhud üfler geçeriz bir ölünün toprağına!

İnmemiştir hele Kur’ân, bunu hakkıyla bilin,

Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için! (İkinci Kitap, s.170).

 

Baksana kim boynu bükük ağlayan?

Hakk-ı hayâtın senin, ey Müslüman!

Kurtar o bîçâreyi Allah için,

Artık ölüm uykularından uyan!

 

Bunca zamandır uyudun, kanmadın;

Çekmediğin kalmadı, uslanmadın.

Çiğnediler yurdunu baştanbaşa,

Sen yine bir kere kımıldanmadın.

 

Ninni değil dinlediğin velvele…

Kükreyerek akmada müstakbele,

Bir ebedî sel ki, zamandır adı;

Haydi, katıl sen de o coşkun sele. (Beşinci Kitap, s.303).

 

Şehamet dini, gayret dini, ancak Müslümanlıktır;

Hakîkî Müslümanlık en büyük kahramanlıktır.

Cebânet, meskenet, dünyâda sığmaz rûh-ı İslâm’a…

Kitabullâh’ı işhâd eyledim -gördün ya- dâvâma.

Görürsün, hissedersin varsa vicdanınla îmânın:

Ne müthiş bir hamâset çarpıyor göğsünde Kur’ân’ın! (Beşinci Kitap, s.323).

 

Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol…

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol. (Yedinci Kitap, s.466).

 

Ey zirve-i dest-i ihtirâmım!

Âlemde muhassalü’l-merâmım,

Pîrâye-i hâfızam sen oldun,

Sermâye-i hâfızam sen oldun.

Sensin hele Kitâb-ı A’zem

Hâşâ buna hiç tereddüt etmem,

Dünyâda refîk u hemzebânım,

Ukbâda mu’în ü müste’ânımsın. (Safahat Dışında Kalmış Şiirler, s.529-531).

 

Âkif, Safahat’ta üçüncü kitap olan ‘Hakkın Sesleri’nden sonra, genellikle her şiirden önce bir âyet metni ve meâli ile bazen de bir hadis metni ve tercümesini vermiştir. Onun bu tutumu son derece önemli bir mesaj içermektedir. Safahat ile ilgili bu kısacık değini ve alıntıdan sonra, Âkif’in fazlaca bilinmeyen ya da özellikle göz ardı edilen bir kitabından söz etmek istiyorum.

 

Âkif’in Çok Bilinmeyen Eseri: “Kur’ân-ı Kerîm’den Âyetler”

‘Kur’ân-ı Kerîm’den Âyetler’ kitabı üç bölümden meydana gelmiştir ve her bölümde çok önemli konular işlenmiştir. Birinci bölüm bazı âyetlerin tefsirinden oluşmuştur. İkinci bölümde kimi âyetlerin tefsiri yer alırken, aynı zamanda Âkif’in savaş yıllarında yaptığı konuşmalara da yer verilmiştir. Üçüncü bölüm ise bir ders kitabı şeklinde hazırlanmış olup gerçekten çok önemli ve gerekli bilgileri içermektedir. Bu bölüme dercedilen hasbihaller, fıkralar, hâtıralar ve edebî konuların hepsi önemli birer bilgi kaynağıdır. Burada Âkif’in bu kitabına aldığı âyetlere verdiği meallerden üç tanesini örnek olarak vermekle yetinelim:

 

“Hem Allah’a hem O’nun Peygamberine mutî olunuz, birbirlerinizle uğraşmayınız, yoksa korkaklaşır, kuvvetten düşersiniz; bir de sabrediniz, zira şüphe yoktur ki Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl, 8/46).

 

“Ey iman edenler, yapmayacağınız bir şeyi niçin söylüyorsunuz? Sizin böyle yapmayacağınız işi söylemeniz indallah ne kadar çirkin oluyor: Allah o kimseleri sever ki; parçaları birbirine kaynaşmış yekpare binayı andırır saflar halinde, Allah yolunda savaşırlar.” (Saff, 61/2-4).

 

“İbrahim dedi ki: “Dalâle düşmüş olanlardan başka kim Rabbinin rahmetinden ümidini kesebilir?!”  (Hicr, 15/56).

 

Sonuç olarak şunu söylemek isterim ki, Mehmet Âkif’in “ilimde derinleşenler”den olduğuna inanıyorum. Çünkü o, kesinlikle bir din adamı, ilahiyatçı, teolog ve din görevlisi değildi. O bir veteriner idi. Yani, geçimliği için bir mesleği vardı. Bu çok önemli ve değerli bir hususiyettir. Bu yüzden Âkif için “râsihûndandı” diyorum. Mehmet Âkif Kur’an’ı, bir meslek edinme/karın doyurma kitabı olarak görmediği için, kendisine güç ve  cesaret verdi, yüksek bir bilinç kazandırdı.

 

Mehmet Âkif mesleki bilgisi yanında iyi bir Kur’an bilgisine ve Rasulullah’ın örnekliğine ve hikmetine sahip olmak için sürekli bir çaba içerisinde oldu. İşte bu şahsiyet yapısı nedeniyle Âkif’in güç ve hareket kaynağının Kur’an-ı Kerim olduğunu söylüyoruz. Yazımızı merhum Âkif’in Bakara Sûresi’nin ilk beş âyetine verdiği meâl-i şerif ile bitirelim:

 

“Elif. Lâm. Mîm. Şu Kitab’ı görüyor musun? İşte bir kere onun hak olduğunda şüphe yok. Sonra, Allah’ın o saygılı kullarına yol gösterir ki; gayba iman getirirler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan muhtaç olanlara pay çıkarırlar. O kimselere de yol gösterir ki, hem sana indirilenlere hem senden evvel indirilmişlere inanırlar ve âhiret olacağını yakîn ile onlar bilirler. İşte mabudlarının gösterdiği yolu tutmuşlar bunlardır. İşte felâh bulmuş kimseler yok mu? Onlar da bunlardır.” (Bakara, 2/1-5).

 

 

 

Kaynaklar: 

  1. Mehmet Âkif Ersoy; Kur’an’dan Ayetler. Toplayan: Ömer Rıza Doğrul. Yüksel Yayınevi, İstanbul 1944, Universum Matbaası, 373 s., 23 cm.
    (Kur’ân-ı Kerîm’den Âyetler. Derleyen: Ö. R. Doğrul. Nakışlar Yayınevi, Yayın no: 14, İstanbul 1976, Üçler Matbaası, 333 s, 23 cm.).
  2. Mehmet Âkif Ersoy; Kur’an-ı Kerim’den Ayetler (Meâl-Tefsir). Derleyen: Suat Zühtü Özalp. 1. Baskı. Ankara 1969, Sevinç Matbaası, 237 s., 19 cm.
  3. Mehmet Âkif Ersoy; Safahat. Tertip: Ömer Rıza Doğrul. 11. baskı. İlavelerle baskıya hazırlayan ve tashih eden: M. Ertuğrul Düzdağ, İnkılâp ve Aka Basımevi, İstanbul 1977.
  4. Mustafa Demir; “Mehmet Âkif’in Güç Kaynağı”. Yeni Devir gazetesi, 28-30 Aralık 1982.
Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page
ÂKİF GİBİ KUR’AN’I HAYATIN İÇİNDEN YORUMLAYABİLMEK
BERABERLİĞİN KURUCU, TEFRİKANINSA YIKICI GÜCÜNÜ GÖREBİLMEK

Yorum yap

Yorum

  1. Mehmet Akif, toprağın çorak, iklimin kurak olduğu bir ortamda yetişti.
    Allahın ona verdiği güç, iman ve irade ile, iklimi değiştirdi, toprağı yeşertti.
    Çorak toprağın insanlarına, ya istiklal, ya ölüm dedirtmesini bildi.
    İslamın son kalesini ayakta tutacak olan iman gücüne can verdi.
    onun güç kaynağından beslenmeden, etraftan dolanan sahte kahramanlar, onu yok saymakla işlenen günahın cezasını çeken bu millet, sizlerin gayretleri ile, geç te olsa,onun kaynağından güç almasını öğreneceklerdir. Sağlık ve başarılarınızın devamını diliyorum.

  2. Mehmet Âkif’ in güç kaynağı dün vardı, bu gün de var, ilelebet var olmaya da devam edecektir. Önemli olan O’nu anlayabilmek ve gerçek manası ile halkına aktarabilmektir. Kur’an-ı Kerim’in mesajlarını derinlemesine özümsemiş ve tüm benliği ile inanmıştır.Mehmet Âkif. O’nun, esaretle islâmın ve ibadetin hiç bir koşulda bağdaşmayacağını haykırmasını, Eşref Sencer ile birlikte Arabistan çöllerinde yolculuğa çıkışını, I.Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşı’nda bağımsızlık mücadelelerine destek vermesini ve her fırsatta halkını aydınlatmaya çalışmasını, mütevazi yaşamını, halkının esareti kabul etmeyeceğine olan güveni ve inancının haklı çıkışının O’ na coşku ile söylettiği dizeler bütünü olan İstiklâl Marşı’ nın tam metnini yazdığı halde yarışmaya göndermeyişini, hak ettiği ödülü red edişini düşünün. Bir de 90 yıl sonrasını, bu günü siyasi ve ideolojik pencereden değil sade bir vatandaş penceresinden bakarak değerlendirin. “Kul Hakkı” nın af edilmezliği başta olmak üzere aynı güç kaynağının (Kurân-ı Kerim’in) içerdiği ideal insan hedefli temel prensiplerini basit ve sevecen anlatımlarla halkına kavratmak ve sevdirmek gibi kutsal görevi olanlardan bir kısmının bu görevlerini günümüz teknolojisini de kullanarak maalesef ticari ve siyasi kazanç aracı olarak kullanmakta beis görmemelerini göz önüne aldığınızda Âkif ‘in, güçlü inancına, sade yaşamına, çıkarsız hizmet, adalet ve bağımsızlık anlayışına hayran olmamak ve saygı duymamak mümkün mü?

  3. Düşüncelerini Kur’anla hamurlaştırıp tohum olarak bu topraklara serpen M.Akif ERSOY büyüğümüzden Allah razı olsun.Üzerine düşeni ziyadesi ile yapmaya çalıştı.İnşallah bizlerde onun bıraktığı yerden elimizden geldiğince yapmaya gayret edelim.

  4. M. Akif ERSOY Gibi bir büyük önderin, kaynağını kur’an ve sünnetten alıp ilahi gönül suyuyla yoğurup kalbinden fışkıran abı hayat kaynağını tekrar canlanma ikliminde yeni nesiller ve günümüz insanlarına nakşeden, gayret ve çabalarınızdan dolayı sonsuz saygı ve hürmetlerimi bildirir, İlham kaynağı olan kaleminizin gücünü artırması için yüce Allah’a niyaz ederim.

  5. M. Akif ERSOY Gibi bir büyük önderin, kaynağını kur’an ve sünnetten alıp ilahi gönül suyuyla yoğurup kalbinden fışkıran abı hayat kaynağını tekrar canlanma ikliminde yeni nesiller ve günümüz insanlarına nakşeden, gayret ve çabalarınızdan dolayı sonsuz saygı ve hürmetlerimi bildirir, İlham kaynağı olan kaleminizin gücünü artırması için yüce Allah’a niyaz ederim.

  6. Meal calismasi yapan/yapmis sahislardan farkli olarak, kur’an’da da olan ic ahengi ,melodiyi mealinde yakalamis ve kirli zihniyetlerce/musrik zihniyetlerce mealinin islama darbe projesinin parcasi olarak kullanilmamasi icin yaktirmis omurgali sahsiyet M. Akif Ersoy’u tekrar tekrar gundeme getirdiginiz yazinizi paylastiginiz icin tesekkurler. Keyifle okudum.

  7. değerli hocam, unutulmaya yüz tutmuş bir çok değerimizin olduğuna inanıyorum, kitapları ve mücadeleleri eksene alınarak küçük risaleler halinde ümmetin kirlenmiş zihin dünyasına sunulabilir. mahir ve pampak yüreğiniz ile bu yük size yakışır. müstefit oldum Mehmet Akif Ersoy emiceye dair çalışmanızdan. rahmetle anıyor, vesile olduğun için de seni selam, saygı ve muhabbetle kucaklıyorum.